|
Yeniliklerden Haberdar olmak için :
Etkinlikler ...
Tarih: 05 Mart 2014
Baklahorani karnavalı yine Tatavla'da kutlandı

Yorgo Demir yazıyor.

Rum  kültürünün keyifli  geleneklerinden biri olan Baklahorani  Karnavalı kırk günlük  büyük orucun başladığı 3 Mart Pazartesi akşamı coşkulu  bir şekilde  danslar,  şarkılar eşliğinde kutlandı.  

İstanbul'un eski  yerleşimlerinden Tatavla'yla (günümüzün Kurtuluş semti) özdeşleşmiş  köklü  bir gelenek olan  Baklahorani karnavalı geçen 70 yıllık sessizliğin ardından 2009 yılında yeniden kutlanmaya  başlamıştı. Adeta  küllerinden doğan bu  geleneksel  karnaval  yürüyüşü 2009'dan bu yana  her geçen yıl daha geniş  kitleler  tarafından benimsenmeye devam ediyor.  Bu yıl   yoğun bir katılımın  gerçekleştiği  gözlemlenirken semt sakinlerinin de  karnaval  yürüyüşüne  olumlu yaklaştığı  görüldü. Gaytanaki eşliğinde  yapılan  yürüyüş Halaskargazi cadddesi  üzerindeki Pangaltı meto istasyonunda başlayıp  Kurtuluş caddesi  üzerinden devam etti.

Yüzlerce insanın  katıldığı  yürüyüş boyunca Rumların yanısıra  karnavala sahip çıkan Ermeni Türk ve  İstanbul'da yaşayan  yabancılar değişik  kıyafetler  giyerek davul, düdük, gaitanaki ve ıslıklar eşliğinde halkı eğlenceye davet  etti.  Karnavalın  klasik  görüntüsü olan  kadın  kılığına girmiş erkeklerden tutun da, Medusa kılığında dolaşan  maskaraların yanısıra  cadılar, palyaçoların da yer aldığı yürüyüş Şişli Kültür Merkezinde sona ererken  eğlenceye burada devam edildi. 
 
Burada düzenlenen konserde yurtdışından da müzisyenler   yer aldı.    Yedirenk, Ötekiler ve Yunanistan'dan katılan Carambola gruplarının yanısıra, İstanbul şarkılarıyla  sahne alan Dimitris Bousounis, Zekiye Yürekli ve Mikos Papadopoulos da  geceyi İstanbul Rum  kültürünün  unutulmaz  şarkılarıyla süsledi. Carambola grubu Trakya ve Yunanistan'ın  İpiros yöresinden söylediği şarkılarla  izleyicileri coşturdu.  
 
 
Türk  basın mensuplarının yanısıra  Yunanistan'dan  devlet televizyonunun da  çekim yaptığı karnaval eğlencesi  geceyarısına kadar sürdü.
 
İsa'nın dirildiği gün olan Paskalya Pazar'ına kırk gün kala (bu  döneme Sarakosti adı verilir)  kutlanmaya  başlanan karnavalın başladığı Pazartesi gününe "Kathara Deftera", yani temiz Pazartesi adı verilir ve o günden itibaren Rumlar kırk gün boyunca zeytinyağlı yemek dışında herhangi bir hayvansla gıda ve başka bir şey yiyemezlerdi. Baklahorani Karnavalı'nın Yunanca Apokries olarak adlandırılmasının bir sebebi de "Apokries"in kelime manasının "etten arınma" anlamına gelmesidir.
 
Baklahorani adının ise bakladan yapılan  zeytinyağlı  favanın günün başlıca mezesi olmasından kaynaklandığı rivayet edilir. İlhamını Pagan Antik Yunan'dan alan, pratik geçmişi ise 1800'lü yılların  ikinci yarısına dayanan Karnaval yürüyüşü boyunca Gaitanaki denilen geleneksel dans yapılır. Bu dansa  göre  ucunda  renkli kurdelalar  bağlı olan sopa yine bir maskara  tarafından  dik tutulur  ve  her bir kordelayı  tutan diğer maskaralar da  bu sopa etrafında  dönerek kurdelaları  sopaya sarar... Gaitanaki tabiri  dansla beraber sopanın kendisi  için de kullanılan bir kavramdır aynı zamanda. 
 
 
 
 Agos Sapgir ekinden alıntıdır....
İnsanlar coşkulu, neşe  içinde kostümünü giyip canının çektiği şekle bürünüyor, maske takıp, sokaklara dökülüyor, bağıra çağıra şarkı söylüyor, davullar çalınıyor, dansedilip sabahın ilk ışıklarına kadar coşkuyla eğleniliyor... 
  Son yıllarda  yok olmaya yüz tutmuş, Rum toplumunun en eski geleneklerinden biri,  Baklahorani Karnavalı (Apokries) köklerini saldığı tarihi Tatavla (Kurtuluş) semtinde yeniden canlanırken, uzun süreli sessizliğine nazire yaparcasına her geçen yıl daha da büyüyen bir katılımla kutlanıyor. 
Eski yıllarda olduğu  gibi toplumun her kesimine kucak açan ve eğlencenin tavan yaptığı bu kutlamalarda gece boyunca kahkahalar göğe yükseliyor, aşk, meşk ve şarap üzerine şarkılar söylenirken, tükenesiye kasap havası dansedilip Rumlarla birlikte eğlencenin sınırlarını zorlamak isteyen Türk, Ermeni ve Musevi toplumları da bu eğlenceye ortak oluyorlar.  
 
Apokries-Baklahorani Tarihi
 
  İstanbul Rum toplumunun köklü ritüellerinden Baklahorani Karnavalı, aslında tarihi süreci ve dayandığı kökler itibariyleeğlenceli olmasının ötesinde sıradışı bir etkinlik. Sanata ilk kez çıplaklığı getirmiş Antik Yunan'dan,  kentsoylu ağırbaşlılığın ifadesi olan Rum-Ortodoks İstanbul'a uyarlanmış bir eğlence geleneği.. Nitekim, Rum toplumunun büyük bir kesiminin katılım göstermesine karşın  Rum üst sınıfın aslında pek benimsemediği, hatta yer yer küçümsediği, bu sebepten Baklahorani dönemini  evinde  balo düzenleyerek geçirdiği bir gelenek...
 
  Bazı kaynaklara  göre, Apokries'in, kutlanmaya başlanması kilisenin aşırı baskıcı davrandığı  döneme denk gelir. 19. yy'ın ortalarına denk düşen bu dönemde, fütursuzca eğlenme ihtiyacının,  isyan etmenin  ve  dayatılan  kurallara karşı gelmenin tezahürü olarak ortaya çıkan Apokries,  iki şekilde  kutlanırmış. Karnavalcılar (maskaralar), dost ve ahbapların evlerine gece  ziyaretlerinde bulunur, gece boyunca içkili, bel altı esprilerin karşılıklı sataşmaların olduğu hafif meşrep, eğlenceli sohbetler döndürülürmüş. İkinci formda ise, karnavalcılar sokağa çıkıp kostüm ve  maske takarak şarkılar, danslar ve çeşitli mizansenlerle eğlenirlermiş. Dönemin levantenlerinden Bertrand Bareilles'in tanıklığına göre büyük Pera caddesinde toplanan maskaralar, bugünkü Kalyoncu Kulluk sokaktan Dolapdereye inerek oradan  Tatavla'ya, Aya Dimitri Kilisesinin önündeki meydana çıkarlarmış. Orada onları seyyar satıcılar, sokak müzisyenleri, akrobatlar, palyaçolar, laternacılar ve dönemin  amatör  itfaiyeci sınıfı "tulumbacılar" karşılarmış. Karnavala ilişkin bir başka tanıklığı 1918'de yayımlanan Rum gazetelerinden biri olan "Proodos"taki bir habere dayandırabiliriz. Haberde İstanbul'un hayta itfaiyecilerinin, yani tulumbacıların apokries karnaval eğlencelerine dair şu atıfta bulunulur:  "Karşılamanın başrolde olduğu danslar, zurnacı Kör Haciki, davulcu Edirnekapılı Yovanaki eşliğinde koğuşta başladı.  Şampanya yerine bolca gazoz ve limonata mevcuttu. Her semtten maskaralar değişik bir mizansen ortaya koyarak  insanları güldürmeye  çalışıyorlar. Tabuta konan ve ölü taklidi yapan bir karnavalcı aniden tabuttan fırlarken loğusa  kılığına girmiş maskara erkeklere de doktor kılığındaki maskaralar tarafından doğum yaptırılıyordu".
 
  İlhamını Pagan Antik Yunan'dan alan, pratik geçmişi ise 1800'lü yılların  ikinci yarısına dayanan Karnaval yürüyüşü boyunca Gaitanaki denilen geleneksel  dans yapılır. Bu dansa  göre  ucunda  renkli kurdelalar  bağlı olan sopa yine bir maskara  tarafından  dik tutulur  ve  her bir kordelayı  tutan diğer maskaralar da  bu sopa etrafında  dönerek kurdelaları  sopaya sarar... Gaitanaki tabiri  dansla beraber sopanın kendisi  için de  kullanılan bir kavramdır aynı zamanda. 
 
  Karnaval günü gündüz saatleri kadın ve çocuklara aitken karanlık çöktü mü aileler yerlerini bıçkın ve müstehcenlere bırakırlardı. Gündüzleri kadın ve çocuklar o zamanlar her yeri bostan olan  Tatavla tepesine gider yere serdikleri nevaleleri mülayim bir keyifle yerken, çocuklar da tepeden aşağıya uçurtma uçururdu. Güneşin batmasıyla beraber ortaya ayıplar dökülür karnavalın esas eğlencesi başlardı. Atlar üzerinde  Amazon denilen kadınlar karnaval yürüyüşüne katılır, kabadayıları  tarafından eşlik edilirlerdi.     
 
  Gece  boyu  semtin çeşitli meyhane ve  birahanelerinde sabahlanır, etsiz zeytinyağlı  mezeler eşliğinde rakı, bira veya şarap  içilirdi.  İsa'nın dirildiği gün olan Paskalya Pazar'ına kırk  gün kala kutlanmaya  başlanan karnavalın başladığı Pazartesi gününe "Kathara Deftera", yani temiz Pazartesi adı verilir ve o günden itibaren Rumlar kırk gün boyunca zeytinyağlı yemek dışında başka bir şey yiyemezlerdi. Baklahorani Karnavalı'nın Yunanca Apokries olarak adlandırılmasının sebebi de "Apokries"in kelime manasının "etten soyutlanma" anlamına gelmesidir. Baklahorani adının ise  bakladan yapılan  zeytinyağlı  favanın günün başlıca mezesi olmasından kaynaklandığı rivayet edilir. 

Günümüzde  Karnaval 
 
  20.yy'ın başında Tatavla'da nüfusu 12 bini bulan Rumlar zamanla yerini  500 kişilik küçük bir topluluğa bıraktı. Getirilen resmi yasağın dışında, ardı ardına yaşanan acı tecrübelerin tortusuyla içine daha da  kapanan Rum toplumu, uzunca bir süre karnavalı sokaklarda ulu orta kutlamak yerine cemaat okullarında, dernek ve vakıf binalarında dört duvar arasında kutladı. Bu sayede karnaval geleneksel formundan biraz hacim yitirerek bir anlamda sadece çocuk ve gençlerin kutladığı bir müsamereye dönüştü. Ta ki yetmiş sene sonra 2009'da Yunan ve Türk üç insan, yazar Hüseyin Irmak, Yunanistan'dan gelen iki genç dostu Marina Drymalitou ve Haris Rigas ile "sazı" eline alıp bu girişimde bulunana kadar. Karnaval yürüyüşü artık 2009'dan  bu yana geleneksel formunda, büyüyüp serpildiğ sokaklarda semt sakinlerini kucaklayarak herkese açık ve büyük bir  coşku  içinde gerçekleştiriliyor. 
   
 
 

Paylaş
RSS
Güncel : Son Eklenenler...
Cum, 17
Davetiye - İstanbul Rum Azınlığında İki Dillilik
Davetiye - İstanbul Rum Azınlığında İki Dillilik
Etkinlikler (17 Ocak 2020)
Cum, 29
RUMVADER heyetl TBMM' de
RUMVADER heyetl TBMM
Etkinlikler (29 Kasım 2019)
Çar, 20
Kitap Tanıtım - Galata Rum Okulu
Kitap Tanıtım - Galata Rum Okulu
Etkinlikler (20 Kasım 2019)
Per, 14
Sergi "Öğretmenlerimiz"
Sergi "Öğretmenlerimiz"
Etkinlikler (14 Kasım 2019)


Vakıflarımız...

Bağışlar : Vakıflar Bankası Kurtuluş Şubesi (855),

Hesap Adı: Rum Cemaat Vakıfları Destekleme Derneği,

TL Hesabı IBAN: TR90 00015 0 0158 0072 9841 9457

Bizi Facebook'ta Takip Edin!
http://facebook.com/rumvader
Bizi Twitter'da Takip Edin!
http://twitter.com/rumvader
Paylaş RSS